keskiviikko 28. tammikuuta 2009

ŞİİR KÖŞESİ

Tutunabileceğim bir tutam bakış
bırak bir de gözlerime,Yürümeyi henüz
öğrenemedi yüreğim ayağına dolanan ketum
kırgınlıkla

Edebiyatı zorunlu kılma …
Hüzzam güfteleri söyleyip toprağımı

eşelemesin sesin. Yaşam iksiri su
olmasın katilim.

Bilirsin kaktüsler fazla su
verilirse ölür” yar”im..! Hadi..!
“Kal”nöbetlerine tutsak etmeyeceğim bizi…
Ruhuma mülteci kramplar örmeden,Git..!

Zehirli doğan günler sevdamın
bakiyesi ömrüme...

Tek taraflı görülüp,biten sevda
davasının hükmünü giydim,
Kendime sürgünüm…

Bir cümleyim cümlenden virgülle
ayrılmış,Sayfalarımın kimsesiz
çocukları harflerle büyüyen.
Kör mayınlar döşeli ruhumun her zerresinde.
“Sus”lar döküyorum nehir yataklarına.
Senli her nokta omuzlarımda uykuya
dalarken,Gözlerime düştü beklenen...
Yalnızlık…!

Noktalanmış sevdaların uğradığı
ilk istasyon,
Durdursan da zamanı dönmez ki
giden diyen,

Artık gecenin yanağına konan hüzün,
Bir damla gözyaşıyla avuçlara

bırakılan hasret ,

Fecir vakitlerinin eteklerine
dökülen sitemler var...
Firak kan kusar ehven bir gecenin
kızıllığında,

Kolay değil sükutun içinde feryat gizlemek,
Damlaları hıç/kırık/sız/ taşıyabilmek

gözlerde...
Sevda zamanında sevda diyen aklımı,
Yüreğime düşürüp...
Takvim yapraklarını,tarihsiz kılana kadar,
Kederli leylak kokan ıslak sokaklarımda,

Ei kommentteja: